Zümrütevler.... Ruhu Olan Bir Yer...

Merhabalar;

Nish Adalar bölgesi; doğal O2 kaynağı olan havası, yeşilliği, muhteşem deniz manzarası, doğal bir vadi oluşu ve kuzeyinde Narcity yönünden deniz tarafına bakışta aynı hizaya gelen iki küçük göleti ile İstanbul'un hiç şüphesiz görülmeye değer noktalarından bir tanesi.

Benim Zümrütevler aşkım da 2010 yıllarına dayanır.

O yıllarda yeni gelişmeye başlayan bu bölgede ilk sitelerden olan Adatepe Sitesinde yaşamaya başlayıp, en üstteki bloğun en üstündeki dairesinden bulutlarla aynı seviyede olmanın güzelliğini yaşama imkanı bulmuştum. Eminim ki yağmur yağarken bulutun hem altını hem de üstünü görme zevkini yaşayan ilk kişi değilim...

Özellikle de kışın doğu yönünde yüksek gökdelenler gibi dizilen Seyrantepe sitesinin sabah sisinde nasıl kaybolduğunu görmek, yine yağmur yağarken Süreyyapaşa ormanından kalkan sisin denize doğru hareket ettiğini izlemek , bana yüce yaratıcının muhteşem kudretini hissettiren önemli hadiselerdir. Bu yüzden buranın Tanrı ile irtibatı olan, ruhu olan bir bölge olduğunu düşünmüşümdür her zaman.

2010 yılında burayı keşfetmem ve aşık olmam ile birlikte insanlara burayı anlatmak ve herkesin burada yaşamasını sağlamak gibi bir istek uyandı bende. O zamanlar sağlıkçı olsam da tez zamanda meslek değiştirmek için kolları sıvadım...

Gökyüzünü, güneşin doğuşunu, batışını, denizi, ormanı, çimeni, ufku, bulutu, sisi vs. vs. doğayı ve doğa olaylarını göremediğimiz yerler bence insanoğlunun yaşaması ve özellikle de çocuklarımızın büyümesi için sağlıklı yerler değil.

Şehir merkezlerinde, güneşin girmediği evlerde, kafanızı kaldırmadan gökyüzünü göremediğiniz, oksijen yerine egzost gazı soluduğunuz yerlerde hiiç boşuna vakit kaybetmeyin...

Ama siz yine de bana inanmayın, bir hafta sonu gelin Terazza Cafe'de kahvaltı yaparken manzaraya nazar edin. Yok ben yeşil severim derseniz de orman içindeki işletmelerde vakit geçirebilirsiniz.... Eminim bu deneyimi edindikten sonra bana teşekkür etmek isteyeceksiniz. Bişey değil...